13 Haziran 2012 Çarşamba

Hemoglobin ve Tam Kan Sayımı



Kırmızı kan hücrelerinde (alyuvarlarda) bulunan, kanın oksijen ve karbondioksit taşıma işini yapmasında görevli, demir ihtiva eden solunum pigmenti. Alyuvarlara kırmızı rengini, sağlıklı kişilerin cildine pembe görünüşü veren bu maddedir. Omurgalılar ile bazı omurgasız hayvanların gaz taşıma pigmentidir. Diğer hayvanlar başka pigmentlere sahiptir
Hemoglobinin ana görevi dokular ile akciğer arasında oksijen ve karbondioksit taşınmasını temin etmektir. Nefes alma esnasında akciğerlere giren havanın oksijeni kandaki hemoglobin tarafından bağlanır. Hemoglobinin oksijenle yaptığı bu gevşek bileşiğe oksihemoglobin denir. Dokulara ulaştığında ise, oksijeni bırakıp karbondioksiti alır. Bu özelliğinden dolayı atardamarla gelen kan parlak kırmızı, toplardamarla dönen kan ise kirli kırmızıdır. Karbondioksit yüklenmiş kan kılcal damarlardan toplardamarlara, bunlar vasıtasıyla kalbin sağ kulakçık ve karıncığına, oradan da akciğerlere gider. Akciğerde karbondioksit serbest hale geçer ve nefes verme esnasında dışarı atılır. Dokularda teşekkül eden karbondioksitin atılmasında bir güçlük olur ve vücutta karbondioksit birikimi olursa, vücut hücrelerinin yaşamaları çok zorlaşır.

Hemoglobinin oksijen ve karbondioksit gazlarını taşıma görevi, organ ve dokuların normal görevlerini yapabilmeleri için hayati öneme sahiptir. Gaz değişimi hadisesi iki gazın dokular ve solunum havasındaki miktarlarına göre ayarlanmıştır. Akciğerlerde soluduğumuz havada oksijen fazla, karbondioksit düşük olduğundan, oksijeni alıp karbondioksiti bırakır. Dokularda ise oksijen kullanılıp karbondioksit meydana gelir. Burada fazlalaşan karbondioksit kana geçer. Bu olay, gazların kandaki kısmi basınçları ile orantılı olarak ortaya çıkan bir diffüzyon (geçişim) hadisesidir.
Hemoglobin molekülü iki kısımdan ibarettir. Birincisi vücuttaki protein havuzunda sentezlenen dört polipeptid zincirli bir protein olan globin; ikincisi ise, ortasında demir bulunduran porfirin halkalarıdır. Hemoglobinin yapısına girdiğinden demir eksikliğinde kandaki hemoglobin miktarı azalır. Hamilelikte ve çeşitli sebeplerle meydana gelen kan kayıplarında ve kansızlıklarda hekimin hastalara demirli ilaçlar tavsiye etmesinin sebebi budur.
Hemoglobin miktarı 100 mililitre kanda erkeklerde ortalama 15, kadınlarda ortalama 13 gramdır. Doğumdan hemen sonra bebekteki hemoglobin miktarı 20 gram dolaylarındadır. Bunun yarısından fazlası ayrı bir hemoglobin türü olan cenin hemoglobinidir. Yetişkinlerde bulunan asıl hemoglobin "Hemoglobin A 1 " denilen şekildir.
Tam Kan Sayımı
Tam kan sayımı (hemogram) ile akyuvar sayımı, alyuvar ve kan pulcukları sayımı; ayrıca hemoglobin ve hematokrit değerleri ölçülür. Anemi ve diğer hematolojik hastalıklar, enfeksiyon, kanama bozuklukları, alerjik durumların değerlendirilmesinde yararlıdır.
Referans Değerler:
Tam Kan Sayımı panik değerler
HGB: Hemoglobin (Hb)
Kandaki toplam hemoglobin miktarını gösterir. Anemi, kan kaybı, polistemi (eritrosit sayısının normalden fazla olması) v.b. durumların değerlendirilmesinde kullanılır. Polistemi, egzersiz ve yüksek rakım hemoglobin miktarını artırırken anemi ise hemoglobin miktarını azaltır.
HCT: Hematokrit
Kandaki hemoglobin ve eritrosit miktarını gösterir. Bir başka ifadeyle kanın şekilli elemanlarının tüm kana oranıdır. Anemi ve kan kaybı gibi durumlarda miktarı azalır. Buna karşılık vücut su kaybederse (kusma v.b.) ya da yüksek rakımda hematokrit miktarı artar.
 WBC: White Blood Cells (Beyaz kan hücrelerinin lökosit-sayısı)
Vücudun savunmasında ve bağışıklığında görevlidir. Normal bir insanda yaşla değişmekle birlikte, normal akyuvar sayısı 4000-10000/mm3’dur. Bu aralığın altındaki değerler lökopeni, üstündeki değerler lökositozolarak isimlendirilir. Akyuvarlarda azalma (lökopeni) nedeni olarak viral enfeksiyonlar, ilaçlar özellikle de kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar sayılabilir.
Akyuvar sayısında artma bakterilerin yaptığı enfeksiyonlarda nadiren de başka belirtilerinde eşlik ettiği kan kanseri (lösemi) görülebilir.
RDW: Red cell Distrubition Width
Eritrositlerin dağılım genişliğini gösterir.
PLT: Platelets (Trombosit sayısı)
Pıhtılaşmayı sağlayan hücrelerdir. Koagülasyon sistemi ve hemostaz bozukluklarının değerlendirilmesinde kullanılır. Demir eksikliği anemisi ve akut enfeksiyonlarında trombosit sayısı artarken lösemiler, bazı enfeksiyonlar ve kemik iliğinin baskılanması ile trombosit sayısı düşer.
RBC: Red Blood Cells (Kırmızı kan hücrelerinin –eritrosit- sayısı)
Bunlar oksijen taşıyan hücrelerdir. Ağır egzersiz ve yüksek rakımda sayıları artarken düşük olması kansızlık (anemi) veya kan kaybını gösterir. Ayrıca hemolize neden olan bazı ilaçlar da eritrosit sayısını azaltabilir.
MCV: Mean Corpuscular Volume
Eritrositlerin ortalama büyüklüğüdür.
MCH: Mean Corpuscular Hemoglobin
Eritrositlerdeki hemoglobin miktarını gösterir.
MCHC: Mean Corpuscular Hemoglobin Concentration
Eritrosit hemoglobin konsantrasyonunun yüzde olarak ifadesidir.
MPV: Mean Platelet Volume
Trombositlerin ortalama büyüklüğüdür.
PDW: Platelet Distrubition Width
Trombositlerin dağılım genişliğini gösterir.
-NE%: Nötrofil Yüzdesi
-LY%: Lenfosit Yüzdesi
-MO%: Monosit Yüzdesi
-EO%: Eozinofil Yüzdesi
-BA%: Bazofil Yüzdesi

Paylaş/Kaydet/Takip et Paylaş

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...